Öte yandan, bizden, bir şeyi öğrenmemiz, henüz beyinde ona denk gelen kablolar prize takılmadan ÖNCE beklenirse, o zaman bunun 2 yaşındaki çocuğumuza bisiklete binmeyi öğretmeye çalışmaktan bir farkı olmaz. Zira onun beyninde de doğru vücut dengesini saptayan kablolar henüz hazır değildir. Özeti: çok zaman + çok eziyet + düşük başarı = hüsran. Hepsi boşuna!
Öğrendiğimiz diğer her şey, aynen bisiklet sürmede olduğu gibidir. Her şeyin nerdeyse kendiliğinden öğrenildiği bir zamanı vardır. İşte o zaman geldiğinde insan o şeyi yapmak için adeta can atar, fakat aynı şeyi zamanından önce veya sonra öğrenmek kişiye zor gelecektir.
Doğru zamanın belirlenmesi söz konusu olduğunda, beyin maalesef epey otoriter bir üstattır: Hangi kablonun ne zaman prize takılacağına bir tek o karar verir! Herhangi bir yaş için yazılmış bir ders kitabının neleri içerdiği beyini zerre kadar ilgilendirmez. Burada tam anlamıyla bir diktatörlük hakimdir. Ders keyif versin ve su gibi akıp geçsin mi istiyorsunuz, „öyleyse bana ayak uydurmaktan başka çareniz yok!“ diye ders veriyor bize organlarımızın bu en soylusu!
Üstüne üstlük kalorilere de hiç mi hiç acımıyor. Vücudumuzun hiçbir organı beyninkine yakın miktarda dahi enerjiye gereksinim duymuyor. Bir beyne sahip olmak hakikaten pahalı bir iş! Bu durumda fatura da abartılı yüksek olmasın diye, yönetici, prize takıldığında çok verimli kullanılmayan her kabloyu gözünün yaşına bakmadan imha ediyor. Bunu yapmasının nedeni, kabloların canlı hücrelerden oluşması ve kullanılmadan bir kenarda duran kabloların da beslenmek zorunda olması. Beynin böyle bir lüksü yok, o halde yok edilecekler: at gitsin!
Demek ki, bir şeyi GEREĞİNDEN ERKEN öğrenmek zorunda kalmak zahmetli ve ümit kırıcı olduğu gibi, doğru zamanı kaçırıp SONRADAN telafi etmeye kalktığımızda esas zahmeti o zaman görüyoruz, çünkü ilgili kabloların yerinde yeller esiyor artık. Üstelik bu kablolar öyle, bir yerden temin edilebilir değiller, yani biri gidince yerine bir başkasının çıkması lazım ki, bu, günde 1mm hızıyla gerçekleşiyor, o da her gün değil hani, kafayı hakikaten işletebildiğimiz günlerde!
Ezcümle: İyisi mi bisiklete binmeyi emeklilikten önce öğrenin!
Şu var ki, biz yetişkinlerin ileri bir yaşta hiçbir şey öğrenilemeyeceği bahanesinin arkasına saklanması da boş! Gerçekten çabalayan ve günde bir milimlik ilerleme hızının hevesini kırmasına izin vermeyen, her şeyi öğrenebilir!!!